top of page

Sanat Yatırımlarında Boğa Piyasasının Başlangıcı : Şimdi Alım Zamanı!


Finans piyasalarına ilişkin yorumlarda zaman zaman duyduğumuz, yazılı ve görsel medyada, finans piyasası ile ilgili yorumları okurken sayfa başlarında kullanılan illüstrasyonlarda sıkça gördüğümüz iki figür ayı ve boğa figürleridir. En kaba tanımıyla; ayı figürü rakiplerini daima aşağı doğru bastırdığı için piyasadaki düşüş trendini, boğa figürü ise boynuzlarıyla her şeyi yukarı doğru kaldırdığı için piyasadaki yükseliş trendini sembolize eder. Daha çok altın, hisse senedi ve tahvil piyasası gibi finansal piyasalar için kullanılan bu sembollerin (sanat eserlerinin de birer yatırım kalemi niteliğini haiz olması nedeniyle), sanat eserlerinin piyasa değerlerinin artışı ya da azalışı ile ilgili dönemsel trendlerin tanımlanmasında da kullanılabileceği kanaatindeyim. Yeri gelmişken, “piyasa” kelimesinin sanatla ve sanat eserleri ile yan yana getirilmesi zaman zaman sanatçıları rahatsız etse de; bu durum sanat eserlerinin, yatırım değeri taşıyan, nitelikli bir alıcı ve satıcı kitlesi tarafından alınıp-satılan ve parasal değeri dönemsel olarak değişen bir yapıya sahip olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Dolayısıyla hayatın olağan akışına uygun şekilde, yatırım değeri taşıyan bir şeyin bir "piyasasının" olması da doğaldır. Bu da kendi içinde bir piyasa tanımlaması yapılmasını ve belli kurallar çerçervesinde alım satım yapılmasını zorunlu kılıyor.

   Oluşan bu piyasayı da, yatırımcıları doğru yönlendirebilmek amacıyla pek tabiidir ki sistematik bir şekilde takip etmek gerekiyor. Makro anlamda bunu yapmanın en temel yollarından biri piyasa verilerini takip  etmek. Tüm dünyadaki müzayedelerde satılan sanat eserlerinin başlangıç (estimate price) ve çekiç (hammer price) -vergi, komisyon, depolama ve nakliye maliyetleri hariç- satış fiyatlarını kayıt altına alarak üyelerine periyodik olarak çeşitli karşılaştırmalı analiz raporları gönderen veri sağlayıcı şirketler mevcut. Veriler genellikle sağlıklı olduğundan yapılan analizlere dayanarak yatırım kararı almak daha kolay. Türkiye’de ise bu hizmeti veren yalnızca bir veri sağlayıcı mevcut. Fakat müzayedelerde yapılan satışlar, piyasadaki toplam sanat eseri satışlarının yalnızca bir kısmını temsil ettiğinden dolayı, bizdeki bu rakamsal verilere bağlı teknik analizleri baz alarak sanat eseri alımına karar vermek mümkün değil. Aslında sanat piyasasında yıllık bazda “elden” yapılan satışlar, müzayedelerde yapılan satışların birkaç katı. Bu nedenle ülkemizdeki sanat piyasasına dönük yatırım kararlarını, piyasa rakamları üzerinden değil, daha çok piyasanın genel durumu ve piyasadaki aktörlerin psikolojisi üzerinden yapmak gerekiyor.

   Yazımın başlığında kullandığım boğa piyasası tabiri kabaca; finans piyasalarında, ekonomik kriz ya da dönemsel dalgalanmalar nedeniyle piyasanın dip yaptığı dönemlerde düşen fiyatların etkisiyle, yatırımcıların alıma geçmesi sonucunda artan talep nedeniyle fiyat düzeylerini yükseltmeye başladığı dönem olarak tanımlanmakta. Ekonomik kriz ya da dalgalanma dönemlerinde sanat eserlerine yatırım yapan alıcıların ya da tedarikçilerin psikolojisi bu noktada çok önemlidir. Finans piyasalarındaki ve sanat piyasasındaki kişisel tecrübelerim ışığında şunu söyleyebilirim ki; ekonomik daralmaların/krizlerin yaşandığı dönemlerde sanat eserlerine yatırım yapmak -finansal anlamda- risk teşkil ediyor gibi görünse de, yapılan yatırımın orta ve uzun vadede kȃrlılığı anlamında önemli bir fırsattır. Özellikle bu dönemlerde, mesela finansal piyasalardaki (borsa, döviz, tahvil vb.) dalgalanmalar sırasında elde ettikleri kȃrları realize eden yatırımcılar, elde ettikleri bu kazancı başka alanlarda yapacakları yatırımlarda kullanmayı tercih ederler. Sanat eserlerine yalnızca bir yatırım kalemi olarak bakmanız da şart değil. Koleksiyonerler de bu dönemleri önemli alım fırsatları yakalayacakları bir dönem olarak değerlendirirler. Zira böyle zamanlarda, piyasadaki arz-talep dengesi alıcılar lehine değişiklik gösterir, bu da alıcıların pazarlık gücünü arttırır.

   Bu dönemlerde bireysel ya da kurumsal tedarikçiler, nakit akışlarında meydana gelen değişiklikler yüzünden artan sermaye ihtiyaçlarını karşılamak, zarar edenler zararlarını telafi edebilmek ya da psikolojik olarak kendini güvende hissetmek gibi nedenlerle, ellerindeki eserleri satarak nakde dönmek isterler. Bu nedenle aslında yüksek kȃr beklentisiyle ellerinde tuttukları eserleri, nispeten daha düşük kȃr oranları ile satmaya razı olurlar ve hızla nakde dönmeyi tercih ederler. Bu noktada likidite anlamında daralmış bir piyasada, elinizdeki nakit para ile yapacağınız alımlar, piyasadaki arzı karşı konulmaz şekilde size doğru çekecek ve flaş alımlar yapabilmenizi sağlayacak ve belki de koleksiyonunuza çok değerli parçalar eklemenize olanak sağlayacaktır. Bu dönemlerde hiç beklemediğiniz bir zamanda harika bir eserin, çok uygun fiyatlarla karşınıza çıkması kuvvetle muhtemeldir. Hatta, piyasayı yakından takip eden, güvenilir bir danışman ile birlikte hareket etmeniz, kıymetli bir çok esere rahatça ulaşmanıza ve bu eserler arasında fiyat ya da yatırım değeri anlamında seçim yapmanıza dahi imkan verebilir. Kişisel kanaatim; içinde bulunduğumuz dönemlerin, bu tür fırsat alımlar yapmak için çok uygun bir zaman aralığı olduğudur. Her kriz döneminde ortaya çıkan riskler kendi içinde fırsatlar da barındırır. Riski fırsata çevirmek için cesaretli adımlar atmak gerekir. İçinde bulunduğumuz günlerde yeni ya da eski ve oldukça güzel eserler, çok uygun diyebileceğimiz fiyatlarla geliyor. Bu tür anlık fırsatları değerlendirmek için dönemsel (aylık, üç aylık) bir bütçe belirlenmesi ve alım yönünde pozisyon alınması halinde, minimum riskle oldukça kıymetli eserlere ulaşmak hiç de zor olmayacaktır.

42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page