Koleksiyonerlik bir tutku ve kültür meselesidir. Temelinde yatan duygu ise bazen başkalarının sahip olamadıklarına sahip olma, bazen sahip olduklarını müzeler ya da sergiler aracılığıyla toplumla paylaşma, bazen de sadece çocuklarına değerli bir miras bırakmak şeklinde tezahür edebilir. Özel koleksiyon sahiplerinin bu tutkusu, çoğunlukla geçmişlerinden gelen alışkanlıklar ile başlamıştır. Gazoz kapağı, takvim yaprağı, kartpostal, biblo ve bozuk paralardan başlayıp; (mesleğimiz, sosyal çevremiz ve ekonomik koşullarımız çerçevesinde) örneğin cep saatleri, tesbihler, hat levhalar, yağlıboya tablolar, heykeller, ipek halılar, hatta antika otomobiller ile bu tutkumuzu devam ettirmemiz kuvvetle muhtemeldir. Bankalar ya da sanayi kuruluşlarının sahip olduğu kurumsal koleksiyonlarda da benzer bir durum söz konusudur. Bu koleksiyonlar da, şirketletin kurumsal stratejilerinin veya sosyal sorumluluk projelerinin bir parçası olması, ya da yatırımlarını çeşitlendirme amacı taşıması dışında, çoğunlukla koleksiyonerlik tutkusuna sahip bir üst düzey yöneticinin ya da patronların etkisiyle oluşmaktadır. Netice itibariyle, bireysel ya da kurumsal koleksiyonları ortaya çıkaran çabanın kaynağı da bu koleksiyonerlik tutkusudur..
コメント